HİTİTLER KİMDİR?

  Tarih

HİTİTLER KİMDİR?

İsa’dan önce 1900 yıllarında, Hititler Ermenistan üzerinden, Kafkas dağlarını aşarak Küçük Asya’ya (Anadolu) geldiler. Karadeniz’in güneyinde, Kızılırmak dirseği yöresine yerleştiler. Diğer Hint-Avrupa kökenli kavimler gibi, yerleşik bir uygarlıktan yoksundular. Fakat Sümerler, Mısırlılar, Hintliler ve Babil halkına göre büyük bir üstünlükleri vardı. Bronzdan daha sert olan ve daha yüksek ısıda eriyen demiri işlemek konusunda ustaydılar.
Yukarda belirttiğimiz çevrede yerleşmelerinden kısa bir süre sonra, Neşa sitesi Beji Anittaş ilk birleşik Hitit krallığını kurmayı başardı. Daha sonra gelen krallar döneminde ülkenin sınırları batı ve güneye doğru genişledi. Birinci Babil devleti, Hitit egemenliği altına girdi. Ancak doğudan ardı arkası kesilmeyen akınlar sonucu, Hitit krallığı güçsüz düş tü. Yaklaşık olarak iki yüzyıl yabancıların egemenliği altında yaşadı. Demir işleme ve döküm yöntemlerini öğrenen Asurlar, Yakın Doğunun en güçlü imparatorluğunu kurdular.
Aradan geçen zamanla, Şubbiliyuma adındaki Hitit kralı ülkeden yabancıları kovdu. Yeni krallık devrini açarak, Anadolu birliğini sağladı.
İlk Hitit kralı olarak tarihi değerde belgeler .eserler bırakan kimse Hattuşil’dir. İsa’dan önce 16. yüzyıl ortalarında kral olan Hattuşil, Kızılırmak dirseğinin en güney ucundan yaklaşık olarak yetmiş beş mil kuzeyde büyük bir şehir kurulmasında öncülük etti. Şehri çevreleyen yüksek ve sağlam duvarlar, büyük tapınaklar, soylular ve yüksek düzeydeki yöneticiler için güzel konutlar vardı. Bu şehire sonradan Hatuşaş adı verildi. Halen bu kentin yerinde Boğazköy bulunmaktadır.
Sınırların genişlemesi sonucu Mısır’la yakın ilişkileri Hititler, Filistin ve Suriye bölgelerinin zengin topraklarıyla da ilgileniyorlardı. Yeni Krallığı kurup güçlendiren Şubiluluma döneminde, Hititler Suriye’nin kuzey bölgelerine yayılmışlardı.
Güvenilir tarih belgeleri kaynak tutularak, Hitit krallarının en büyüğü Şubbiluluma’dır diyebiliriz. Bu dönemde, Hitit Krallığının sınırı batıda Ege Denizi kıyılarına ulaşmıştı.
Hitit toplumu, muhtelif kabilelerden oluşan fakat merkezci yönetimli birleşik bir krallık görünümündeydi. Kraldan sonra belirli bir düzenle sıralı üç tabaka vardı. İlk tabakayı, Hattuşaş’taki krala yakın ilişkileri ve işbirliği olan kişiler meydana getiriyordu. Bu tabakanın ayrıcalıkları (imziyazlar) ve özel hakları babadan oğula devam ederdi. Büyük topraklara sahiptiler ve ülkenin en önemli kişileriydiler. İkinci tabakayı, tacirler, çiftçiler, bahçıvanlar ve memurlar oluşturuyordu. Sayıca en kalabalık tabaka, yarı özgür emekçilerden oluşan üçüncü tabakaydı. Bunlar vergileri öder ve çağrıldıklarım zaman askerlik hizmeti yaparlardı.
Hitit yasaları, özgür kişiler ve köleler için ayrı kurallardan oluşmuştu. Buna rağmen, Asur, Babil ve Mısır yasalarına oranla daha insancaydı. Örneğin, ölüm cezası pek ender ve çok ağır nitelikte belirli suçlar için verilirdi. Hititler’in en belirgin davranışlarından biri de, tarihle, kayıtlar tutmakla yakından ilgilenmiş olmalarıdır. Fırınlanmış topraktan tabletler üzerinde, tarih değeri çok yüksek yazılı belgeler bırakmışlardır. Kralların konuşmaları, andlaşma metinleri ve yönetim düzenine ilişkin buyrultular ve kayıtlar arasındadır.
Hattuşil III’ün ölümünden sonra, Boğazlar ‘dan gelen Frikler Hitit şehirlerini yaktılar. Bu barbar ve göçebe kavimlerin akınları, Hitit Krallığının sonunu getirdi. İsa’dan önce 1181 yılında Hitit Krallığı yıkıldı.

Bir Cevap Yazın