FENİKELİLER KİMDİR?
Fenike, coğrafi konumuyla Lübnan dağları ile Akdeniz kıyısı arasında yaklaşık olarak 350 kilometre uzunluğunda ve otuz beş kilometre genişliğinde bir toprak parçasıydı. Ölçülerden de kolayca anlaşılacağı gibi, bu toprak parçası daha ziyade dar bir şerit görünümündeydi. Toprağın verimli olmasına rağmen, burada yaşayanların geçimini sağlayabilecek kadar ürün sağlanabilmesi olanağı yoktu. Buna karşılık, ova şeridini çevreleyen dağlar üzerinde gemi yapımı için çok uygun çam ve sedir ağacı ormanları vardı. Girintili çıkıntılı sahiller de gemicilik için çok uygundu. Dolayısıyla, burada oturanlar yani Fenikeliler geçimlerihi sağlayacak uğraş olarak denizciliği seçtiler. Tez zamanda o çağın en ünlü denizcileri olup çıktılar.
Fenikeliler köken olarak Arabistan’dan gelen Sami ırkından kimselerdi. Daha sonra buraya gelenlerle karıştılar. Sahilin uygun yerlerinde kıyı kentleri kurdular. Buğday, zeytinyağı, kereste, reçine gibi ürünlerini daha büyük ve kalabalık ülkelere (Asur, Mısır, vb.. . )satarlarken, asıl çabalarını deniz ticareti, gemicilik konusuna yönelttiler. Deniz ticareti, aynı zamanda bu ticaretin korunmasını, güvence altına alınmasını yani güçlü bir savaş filosunu, donanmayı da gerektiriyordu, Başlangıçta site-krallıklar yapısında küçük küçük devletler kurulmuşken, bunlardan güçlü olanın egemenliği altında tüm site-krallıklar birleşti. Kıyı kentlerden özellikle ikisi , Sayda (Sidon) ve Sur (Tir) çok gelişti. Fenikeliler, öteki devletler, Mısırlılar, Etiler, Asurlar, Babil gibi büyük krallıklar imparatorluklar kurmak amacından uzaktılar. Aslında savaşçı bir toplum sayılmazlardı. Fakat ticaretleri, sömürgecilik konusundaki çalışmaları ve elde ettikleri sonuçlar çok ileri düzeydeydi. Sayda ve Sur şehirleri, İsa’dan önce XV ile XII ve XII ile VII. yüzyıllarda tüm Akdeniz ticaretini ele geçirmişti.
Deniz seferlerinde korkusuz, cüretli girişimler yapan Fenikeliler birçok adaları ve uzak ülkeleri keşfettiler. Buralardan altın, gümüş, demir, kurşun, yün, güzel dokumalar ve değerli taşlar alıp kendi memleketlerine taşıdılar. Bir söylentiye göre, Cebelitarık Boğazını geçerek İngiltere’ye ulaştılar. Afrika kıyılarından dolaşıp kuzeydoğuya kadar gitmeyi başardılar. Kuzey Afrika’da kurdukları bir sömürge, sonradan Kartaca adıyla dünya tarihinde büyük rol oynamış, bir zamanlar kudretli Roma’yı korkuya vermiştir.
Daha yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi, Fenikeliler kozmopolit (karışık) bir Sami topluluğuydu. Fildişi, bronz ve tahta işçiliğinde o devirlere göre erişilmez bir ustalıkları vardı. Fenikeli tacirler kendi alfabelerini gittikleri yerlerde de yaydılar. Persler ve Grekler bu alfabeden yararlandılar. Aslında tüm batı alfabeleri, bazı değişimlerle Fenike alfabesinden türemiştir. Bir zamanlar Orta Doğu’nun, sonra tüm dünyada önemli bir bankacılık ve iş merkezi olan Beyrut halkının Fenike asıllı olduğu söylenir. İş, ticaret ve bankacılık alanında sağladıkları başarılar, sınırsız zenginlik, Fenikelilerle aynı soydan olmalarına yorulur. Gerçekten de, o devrin bütün kara ve deniz yolları Fenike limanlarında, ticaret merkezlerinde son bulurdu. Fenikeliler, modern sömürgecileri kıskandıracak bir sömürge politikası ve düzeni uygulamış, bunun ustası olmuşlardır. Çivit, cam gibi buluşlar da gene Fenikeliler’e aittir.
Bu toplumun dünyaya en büyük yararı, buluşlarını, zenginliklerini başka ülkelerle bölüşmekten kaçınmamış olma-sıdır.