UYKU NEDİR?

  İnsan

UYKU NEDİR?

Ünlü İngiliz ozanı Şekspir, ”Macbeth- Makbet” adındaki büyük eserinde uyku için şöyle söyler:
“Hayat şöleninin temel besini. ”
Hepimizin bildiği gibi, uyku günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak, uyku esnasında metabolizmadaki belirgin değişiklikleri, nabzın atışında, kanın basıncında (tansiyonda), vücudun sıcaklığında, sinir sisteminin işlevlerinde, refleksler konusunda olan değişiklikleri herkes biliyor mu acaba? Yirminci yüzyılın başlarında uykuyla ilgili, uykunun ne olduğuna, niçin uyuduğumuza ilişkin değişik görüşler ve kuramlar ortaya atılmıştı. Bu görüşlerden birine göre, uyanık olduğumuz saatler boyunca vücutta belirli bir toksin(zehir), birikiyordu. Zamanla sinir sistemi üzerinde etkin olan bu toksin birikimi, sinirlerin işlevlerini yavaşlatıyor ve uyku halini yaratıyordu. Daha yaygın ölçüde kabul edilen bir izah tarzı “serebral -anemi” kuramıydı. Bu açıklamada, uykunun beyine gelen kanın azalması sonucu olduğu belirtiliyordu. Bilimsel incelemeler derinleştirilip, gözlem ve deneylerin sonuçları bir araya toplanınca, bu kuramlardan hiç birinin kesin bir değer taşımadığı, kesinlikle geçerli olmadığı yargısına varılmıştır. Nitekim, serebral-anemi kuramına, tam anlamıyla karşıt olarak, uyku esnasında beyine kan sağlanmasının arttığı bilimsel bir gerçek niteliğini kazanmıştır. Bu bakımdan, uykunun beyine gelen kanın azalması sonucu olduğu düşünülemez.
Viyana Üniversitesi öğretim üyelerinden Baron Constantin von Economo, 1920 sonlarında gerçekten ilginç bir buluşunu açıklamıştır. Baron von Economo’nun açıklamalarına göre, uyku-uyanıklık-tekrar uyku devrini düzenleyen merkezler beynin “hipothalamus” diye tanımlanan kesiminde yer almış bulunmaktadır. İnsanda ve yüksek düzeyde gelişmiş hayvanlardaki bu merkezler, nöronların (sinir hücreleri özel şebekeleri niteliğiyle çalışır.
Los Angeles’de Kaliforniya Üniversitesi öğretim üyelerinden H. W. Magoun’un 1950 yılında, aynı konuyla ilgili başka kimselerin daha sonraki yıllarda yaptıkları çalışmalar da ilginçtir. Bu çalışmaların sonuçları şöyle açıklanmıştır; Beyinin hipothalamus kesiminde bulunan uyku-uyanıklık kontrol merkezlerinin ve bu merkezlerle işbirliği halindeki “etkinlik sistemi” nin işlevleri, uyku ile uyanıklık arasında günlük denge durumunu sağlar.
Uyanık halden uykuya, uykudan uyanık hale geçtikçe, beyin dalgalarının düzeninde de belirgin değişiklikler olur. Uyku halindeki değişiklik, uykunun derinliğine bağlıdır. Burada belirli bir noktaya özellikle değinelim. Çok yaygın bir düşüncenin aksine, insan birden bire uyumaz. Tam uyanıklıkla derin uyku arasında sınırları belirgin aşamalar vardır. İlk aşama, gevşeklik, esneme ve gerinmelerle kendini açığa vuran “hazırlık” dönemidir. Önce kaslar uyur, sonra işitme ve görme duyulan donuklaşır, çalışmaz olur. Kaslardan uykuya ilk dalan, bacak kaslarıdır.
Genel bir bakışla, tam uyanıklıktan derin uykuya geçişi şu sıralamada verebiliriz: (1) Uyanıklık, (2) Dalma, (3) Çok hafif uyku, (4) Hafif uyku, 5) Orta derinlikte uyku, (6) Çok derin uyku.
İnsanlar için gereken günlük uyku miktarı kişiye göre değişir. Ortalama bir tablo şöyledir;
Bebekler (Günde 18-20 saat)
Çocuklar (Günde 12-14 saat)
Yetişkinler (Günde 7-9 saat)

Bir Cevap Yazın