ANKARA SAVAŞI NEDİR?
Büyük fakat hareket yeteneği üstün bir ordu kuran Timurlenk (Timur), soyundan geldiği Cengiz Han’la kıyaslanabilecek fetihler yapmıştı. Orta Asya ve bütün Pers ülkesi onun denetimi altındaydı. Rusya’ya girmiş, Moskova’ya kadar ilerlemişti. Sonra Suriye’de Osmanlı Devletinin topraklarına yöneldi. 1398 yılında Hindistan’a geçti. Delhi’yi aldı.
Güttüğü genişleme politikası, sınırsız tutku, Anadolu’daki bazı şehirleri almış olması ve bir takım Anadolu beyliklerinin yöneticileri tarafından çevrilen entrikalar nedeniyle, çok geçmeden Osmanlılar’la karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz bir şeydi.
Bu nedenler bir yana, o dönemde Osmanlı Devletinin başında bulunan Yıldırım Bayezid gururlu, ülkesinin sınırlarını batıya doğru genişletmeyi ülkü edinmiş bir hükümdardı. Orta Avrupa ülkeleri, Bizans ve Bizans’la yakın ilişkileri olan bazı Anadolu beylikleri, Timur’un Osmanlılarca çatışması için ellerinden geleni yaptılar. Bu düzenleri çevirerek , Yıldırım’ın batıya doğru ilerleyişini önleyeceklerini düşünüyorlardı. Doğudan gelen düşmanla çatışan Yıldırım, batıya ilerlemeye olanak bulamayacaktı. 1402 yılında, Timur Sivas’ı da geçerek Ankara’ya doğru ilerledi, Ankara’yı kuşattıysa da alamadı. Yıldırım ordusunun atlarını zehirlemek amacıyla Çubuk çayına zehir attırdı. Ordusu 150 ile 200 bin kişi arasındaydı. Buna karşılık, Yıldırım’ın ordusu 100 bini bile bulmuyordu. Temmuz ayı içinde Çubuk ovasında savaş başladı. Timur’un ordusunun yan kanatları, Yıldırım’ın süvarilerinin hücumuyla çözülür gibi oldu. Ancak, Osmanlı ordusunun sol kanadındaki Kara Tatarlar ihanet ettiler. Timur ordusuna geçtiler. Böylece savaşın gidişi değişti. Anadolu beyliklerine ait tımarlı Sipahiler de Kara Tatarlar’ı izlediler. Şimdi savaş tam anlamıyla Yıldırım’ın aleyhine dönmüştü. Osmanlı ordusunda çözülme baş gösterdi. Süleyman Çelebi(Padişahın oğullarındandı), Yıldırım’ın öteki oğlu Çelebi Mehmet, Yeniçeri ağası Haşan Ağa ve Veziriâzam (başvezir)Ali Paşa, beraberlerindeki askerlerle savaştan çekildiler.
Yıldırım’ın komutanlarından Minnet Bey, ondan savaş alanını terketmesini istedi. Yalvarıp yakardı. İlerde güçlerini yeniden toplayıp tekrar sefer açabilirlerdi. Fakat Yıldırım’a söz dinletemedi. Kahraman ve yiğit padişah, savaş alanından çekilmeyi gururuna yediremedi. Gerekirse onuruyla ölmeyi yeğ tuttu. Akşama doğru, 2-3 bin kişilik bir kuvvetle, savaşa savaşa geri çekilirken atının ayağı sürçtü. Kendilerini kuşatan çemberi yarmıştı ama, ardından yetişenler onu tutsak aldılar. Onunla birlikte, öteki oğulları Mustafa Çelebi ve Musa Çelebi de Timur’a tutsak olmuşlardı.
Timur, Yıldırım’a ummadığı kadar iyi davrandı. Ama tutsaklığn acısı onmazdı. Nitekim, Yıldırım bu acıya dayanamayıp çok geçmeden hayata gözlerini yumdu.