DİVAN-I HÜMAYUN NEDİR?

  Tarih

DİVAN-I HÜMAYUN NEDİR?

1453 yılında İstanbul’un alınmasından sonra, Osmanlı Devleti yönetim düzeninde bugünkü “hükümet”in yerini tutan yürütme örgütüdür.
Daha önceleri, Müslüman ve Türk Müslüman devletlerinde yaklaşık olarak aynı görevi yüklenmiş, yetkileri daha sınırlı benzer örgütlerin varlığı da bilinmektedir. Fakat Osmanlı devletindeki “Divan”ın görevleri ve yetki sınırları daha geniş kapsamlıydı. Divan, bugünkü hükümetin, meclis komisyonları ve yargıtayın yaptığı görevleri yerine getirirdi. Devlete ait önemli iç ve dış sorunlar burada görüşülür, siyasi, yönetime ilişkin, mali ve askeri kararlar burada alınırdı.
18. yüzyıl ortalarında, bu örgüte “Babıâli” denilmeye başlamıştır. Divan-ı Hümayun yani “İmparatorluk Divanı” Topkapı Sarayı’ndaki “Kubbealtı” adı verilen salonda toplanırdı, Divan’n, şimdiki başbakanla eşit durumdaki vezir-i azam (sadrazam) başkanlık ederdi: Kubbe vezirlerinin sayısı en çok 8 kişiydi. Bunlar sadrazam’dan sonra imparatorluk yönetim düzeninin en yüksek düzeydeki görevlileriydiler. Sadece şeyhülislâm bu sıralamanın dışında kalırdı. Kolayca anlaşılacağı gibi, “Kubbe vezirleri” şimdiki zamanın bakanları karşılığıydı. Fakat belirli bir ödevle değil, sadrazam gibi her çeşit devlet İşleriyle ilgilenirlerdi. Başka türlü söylemek gerekirse, zamanımızın şu veya bu bakanı gibi belirli, sınırlı bir alanda görevli değildiler.
Büyük eyaletlerin başında bulunan beylerbeyleri de vezir unvanı taşımalarına rağmen, İstanbul’da oldukları zaman Divan’a katılamazlardı. Sadrazam’dan sonra en büyük düzeyde devlet görevlisi olan Şeyhülislam da Divan’a katılmayıp, onunla ilgili olarak daha küçük ölçüde bir divan düzenlenirdi.
Divan’ı Hümayun’un öteki üyelerini şöylece sıralayabiliriz: Kaptan-ı Derya (deniz kuvvetleri komutanı olan Kaptan Paşa), Rumeli ve Anadolu kazaskerleri, başdefterdar (maliye bakanı karşılığı), Nişancı, vezir rütbesindeki yeniçeri ağası.
Reisülküttab, çavuşbaşı, kapıcılarbaşı, büyük ve küçük tezkereciler de Divan’a katılırlardı ama, bunlar oturmayıp ayakta dururlardı. Gerektiği zaman işi düşen, kendileriyle ilgili sorunlar görüşülen elçiler Divan’a alınırlardı.
Sadrazam seferde olduğu zaman, Divan’a “Kaymakam Paşa” adı verilen sadaret vekili (şimdiki başbakan yardımcısı) başkanlık ederdi. Bilindiği kadarıyla, 16. yüzyıldan sonra Divan-ı Hümayun haftanın Pazartesi, Salı, Cumartesi ve Pazar günleri toplanırdı. Divan’dan sonra vezirler ve yüksek düzeydeki öteki görevliler Padişah’ın huzuruna çıktıklarından bu günler “arz günleri” diye de tanımlanırdı.
Dlvnıı-ı Hümayun dışında bir de “ayak divanı” olup, burada Padişah doğrudan doğruya halkla veya askerle konuşurdu. Divan, 1838 yılında 2. Mahmud tarafından kaldırılmıştır. Bunun yerine bildiğimiz anlamda hükümet kuruldu.

Bir Cevap Yazın